Peygamber Efendimizin Bilinmeyen Yönleri
Peygamberimiz
(s.a.v)
hakkında
bunları
biliyor
muydunuz?
• Peygamberin(sav)
babaannesinin
isminin
Fatıma olduğunu...
• Hz.Peygamberin öz amcalarının Ebu Talib
ve
Zübeyr olmak üzere
iki
tane olduğunu, diğer amcalarının üvey olduğunu...
• Hz.Abbas’ın Efendimizden 3
yaş
büyük
olduğunu...
• Ebu Leheb’in cariyesi Süveybe’nin Efendimizin (sav)
ilk
süt
annesi
olduğu gibi, Hz Hamza’nın da
süt
annesi
olduğunu
ve
Efendimizin (sav) bu aziz amcası
ile
aynı
zamanda
süt
kardeş
olduğunu...
•
Annesi
Amine’nin Efendimizi (sav) ancak 1
hafta
emzirdiğini, Efendimizin (sav) doğumunun miladi olarak 20
Nisan
olduğunu...
• İbn-i Abbas’tan nakledildiğine göre Cenab-ı Hakk’ın Kur’an da sadece Hz.Peygamberin (sav)
hayatına
yemin ettiğini (Hicr-72)
• Ömer bin Abdülaziz’in Resulullah’ın (asm)
eşyalarını
bir
eve
toplayarak müze yapıp,
sergilediğini
...
Sergilediği
eşyanın
ise
iple örülmüş
bir
sedir, içi hurma lifi
ile
doldurulmuş
bir
çanak, su bardağı,
elbise
, el değirmeni, başına sardığı
bir
kadife
ve
giyim
eşyasından
ibaret olduğunu...
• Peygamberimizin
meşhur
devesi Kasva’yı hicreti
sırasında
400 dirheme
aldığını
, ona kesik
kulak
(kasva)
adını
bizzat
verdiğini
ve
hayatı
boyunca
ondan çok
memnun
kaldığını...
• Uhud’da
bir
kılıç darbesiyle mübarek
yüzü
kanla
kaplanan
Allah Resulünün (sav) “Peygamberinin
yüzünü
kana bulayan
bir
topluluk nasıl
kurtulur
ve
mutlu
olur?” dediğini...
• Mute’ye giden
orduya
katılan
ama
Efendimiz
(sav) in arkasında
son
bir
Cuma
namazı
kılmak için Medine’de kalan Abdullah bin Revaha’ya : “Yeryüzü dolunca sadaka dağıtsan, onların
bir
sabah
namazında elde ettikleri ecr
ve
mükafatı elde edemezsin” denilince bu zatın
hemen
yola
çıkıp
arkadaşlarına
yetiştiğini...
• Hz.Enes’ bin Malik’in “
Sevgili
Peygamberimi
rüyada
görmediğim
gece
olmuyor” dediğini.
• Abdullah bin Mesud’un Hz.Ömer’in
vefatına
üzüldüğü
ve
ağladığı kadar hiçbir şeye üzülüp ağlamadığını,
hatta
“Vi Ömer’in bir köpeği sevdiğini bilseydim ben de onun severdim. Dikenli ağaçların bile onun ölümüne üzüldüğünü hissediyorum" dediğini...
• Ebu Said adlı sahabenin “ Resulullah’ı toprakta görünce kalplerimiz burkuluverdi" dediğini..
• Abdullah bin Zübeyir’e göre insanlar içinde Resulullah’a en çok benzeyenin torunu Hz.Hasan olduğunu.
• Resulullah’ın “Beni Hud, Vakıa, Mürselat, Nebe,Tekvir sureleri ihtiyarlattı" buyurduğunu.
• ”Siz bu ayetlere mi hayret ediyor,gülüyor da ağlamıyorsunuz” ayetleri(Necm:59-60) nazil olduğu zaman Suffa ashabının yanakları ıslanıncaya kadar gözyaşı döktüğünü,iniltileri Resulullah’a (sav) ulaşınca onun da onlarla ağladığını.
• Hz.Enes’in “Ensardan yirmi genç Resulullah’a hizmet için ondan ayrılmazlardı. Peygamberimiz bir iş görmek istediği zaman onları gönderirdi" dediğini.
• Peygamber efendimiz( sav)in yolculuklarına Perşembe günü dışında çıktığının pek nadir olduğunu, ekseriyetle Perşembe gününü tercih ettiğini...
Sevgili Peygamberimiz kerem sahibi olması itibariyle biz
Efendimize Resul-i Ekrem diye hitap ederiz. Çünkü O insana değer vermiştir.
Resul-i Ekrem’in ilk mesajlarına baktığımız zaman insana yaratılıştan sahip
olduğu onurunu hatırlatmak olduğunu görürüz. Onurlu insan, onurlu bir mü’min
olabilmenin yolu da ebeveynin kendisine emanet edilen çocuklarına ilahi ve
nebevi bir terbiye vermesi ile mümkündür. Peygamberimizin çocuklarına ve
torunlarına karşı Nebevi yansımalardan örnekler sunmaya çalışalım.
Peygamber Efendimiz (sas) hem kız
hem erkek çocuk babası idi. Kasım, Tâhir (Abdullah), Zeynep, Rukiye, Ümmü Gülsüm
ve Fatıma Hz. Hatice(ra)’den; İbrahim ise Mâriye’den dünyaya gelmiştir.
Efendimizin nesli, çocuklarından sadece Hz. Fatıma (ra) ve onun çocukları olan
Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin ile devam etmiştir.
Efendimiz(sas)’in çocuklarına olan
ilgisi doğumlarından itibaren başlar. Yeni doğan
çocukların kulaklarına ezan okur, onlara güzel manalı isimler takar ve onlar
için akika kurbanı keserdi.
Çocukların oyunlarını asla bölmez,
oynamaları için onlara müsaade ederdi. “Çocuğu olan onunla çocuklaşsın.”
buyurarak çocukların eğlenmelerini ve eğlendirilmelerini isterdi. Bunun pek çok
örneğini serdetmek mümkündür. Efendimiz (sas) onları gerek evde gerekse camide
bazen sırtına bazen de karnının üzerine alır eğlendirirdi. Hatta namaz kılarken
bile çocukları omzunda ya da sırtında tuttuğu olurdu.
Peygamber Efendimiz (sas)
çocuklarına ve torunlarına olan sevgisini açıkça ifade
ederdi. Efendimiz (sas),
kızı Hz. Fatıma (ra) yanına geldiğinde kalkar, elini tutar, kendisini öper ve
yanına oturturdu. Sahabilerden el-Akra b. Habis, Hz. Peygamber(sas)’i Hz.
Hasan’ı öperken görmüştü. “Doğrusu benim on çocuğum var, hiçbirini
öpmemişimdir!” diyerek acı bir gerçeği ortaya koymuştu. Efendimiz(sas)’in cevabı
şöyleydi: “Merhamet etmeyene merhamet edilmez!” (Müslim, Fedâil
65)
Peygamber Efendimiz (sas)
çocuklarına çok düşkün bir baba idi. Sefere çıkışında ve geri dönüşünde mutlaka
ailesinin yanına gider; orada bulunmayan, uzakta olan evlatlarının hâlini
araştırırdı. Hz. Rukiye (ra) eşi Hz. Osman (ra) ile Habeşistan’a hicret
ettiğinde onlardan haber alamadığı zamanlar o taraftan gelenlerle konuşur,
haberlerini araştırırdı.
Çocuklarının hem sevinçlerini hem de
kederlerini paylaşırdı. Onların yanında
olmaya gayret ederdi. Hatta bir seferinde Hz. Fatıma (ra) ile Hz. Ali(ra)’nin
arasında bir kırgınlık sebebi ile baş gösteren aile huzursuzluğunu, araya
girerek önlemiş, onları barıştırmıştı. Bir baba olarak çocuklarını her zaman koruyup
kollamıştı. Kızlarını evlendirirken onların eş seçiminde, düğünlerinde onlarla
hep alakadar olmuş ve onlara bir baba olarak gereken hassasiyeti göstermişti.
Efendimiz (sas) çocuklarının ve
torunlarının her türlü eğitimleri ile ilgilenirdi. Onların peygamber
çocuğu yahut torunu olmakla hiçbir ayrıcalık kazanmadıklarını vurgular,
hükümleri uygulamalarında takipçileri olurdu. Peygamber Efendimiz (sas) bir
hırsızlık olayı üzerine “Vallahi Muhammed’in kızı Fatıma da hırsızlık yapsa
onun da elini keserim!” buyurmuştu. (Müslim, Hudûd
8)
Sabah namazına giderken kızı Hz. Fatıma(ra)’nın kapısının önünden geçer ve
onları namaza çağırırdı.
Efendimiz (sas) çocukları ve
torunları arasında asla ayırım yapmaz onlara eşit davranmaya
çalışırdı. Bir gün Efendimiz
(sas) Hz. Fatıma(ra)’nın evine gitmişti. Hz. Hüseyin içecek bir şey istemişti.
Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (sas) bir koyun sağmaya yönelmiş, Hz. Hasan
da onun yanına gelmişti. Ama Efendimiz (sas) sağdığı sütü ona vermedi. Bunun
üzerine Hz. Fatıma (ra); “Hz. Hüseyin’i mi daha çok seviyorsun?” diye
sormuş ve şu cevabı almıştı. “Hayır, o (Hüseyin), ondan (Hasan) önce
istemişti.” (Müsned
1/101)
Evlatlarına ve torunlarına bu kadar
düşkün olan Efendimiz(sas)’in en kederli zamanları, bir baba olarak evlatlarını
toprağın bağrına teslim ettiği zamanlar olsa gerek. Hz. Rukiye(ra)’nin ölümünde
kabrinin yanında oturmuş, ablasının ölümüne ağlayan kızı Fatıma(ra)’nın
gözyaşlarını siliyordu. Oğlu İbrahim’in ölümüne ağlamış; “Göz ağlar, kalp
üzülür; fakat biz Allah’ın rızasına uymayan söz sarf etmeyiz. Vallahi, ey
İbrahim, ölümün sebebiyle hepimiz üzgünüz!” buyurmuşlardı. (Müslim,
Fedâil,62)
Kutlu Doğum
Haftanızın hayırlara vesile olmasını diler, cumanızı tebrik ederim.
|