Kan Bağışının Önemi
HERKESİN KENDİSİNİN
KAN GURUBUNU
BİLMESİ GEREK
LAZIM OLDUĞUNDA DEYİL
Kimler kan verebilir ? Kan Bağışı nasıl yapılır? Kan Vermenin Faydaları, Kan Grubunuzun Sıklığını Biliyor musunuz?
Kimler kan verebilir ?
Donör: Kan bağışı yapan kişi.
Yaş: 18 - 65 yaşları arasında olan her sağlıklı kişi kan verebilir.
Sıklık: Erkekler,en sık 2 ayda bir; kadınlar ise, en sık 3 ayda bir olmak üzere ve yılda toplam 4 üniteyi geçmemek koşuluyla kan verebilirler.
Vücut Ağırlığı: 50 kg'ın üzerinde olan herkes kan bağışı yapabilir.
Miktar: Bağışlanan kan standart olarak 450 mL'dir. İnsan vücudunda toplam 5000-6000 mL kan olduğu düşünülürse, bu miktar, toplam kan hacminin sadece % 7,5-9' u kadardır.Kan bağışını takiben, eksilen sıvı hacmi, damar dışındaki sıvının, damar içine geçmesiyle saatler içerisinde karşılanır. Hücrelerin yenilenmesi süreci ise, 2 ay kadardır. Düzenli aralıklarla yapılan kan bağışının sağlık açısından herhangi bir sakıncası olmadığı gibi, aksine bir çok yararı mevcuttur.
Anemi: Kansızlık, elbetteki kan bağışı için engeldir. Günlük yaşamın olağan sayılabilecek ve çoğunlukla psikolojik kaynaklı olan halsizlik, bitkinlik gibi durumlar, anemi olarak algılanmamalıdır. Anemi tanısı, kan testleriyle yapılmaktadır. Kan bağışı için kriter hemoglobin değeridir..
Saklama: Kanın saklanma süresi, torba içindeki antikoagülan solüsyonun niteliğine bağlıdır. Bugün kullanılmakta olan torbalarda bu süre 35-42 gündür.Bu süre, kanın tüketimi için fazlasıyla yeterli bir depolama süresidir.
Sterilite: Kan torbaları, tek kullanımlık ve steril olarak imal edilmektedir. Bu sebeple, kan bağışı sırasında donöre herhangi bir hastalık bulaştırılması söz konusu değildir.
Yan Etki: Kan bağışının, kilo aldırma, zayıflatma, halsiz bırakma, kaşıntı ve bağımlılık gibi yan etkileri yoktur. İlaç Kullanımı: Almış olduğunuz ilaçlar, kanınıza geçmektedir. Bu ilaçlardan bazıları kan bağışı yapmaya engel teşkil eder.Kan bağışından önce, eğer sağlığınız açısından mecbur değilseniz, ilaç almayınız. Almak durumundaysanız, kan verip veremeyeceğinizi kan merkezi doktorlarına danışabilinir.
Aspirin kullanımı: Kan bağışına engel değildir. Sadece, trombosit amaçlı kal alımında veya tromboferezde dikkat edilmelidir.
Tegison (Sedef hastalığında kullanılan bir ilaç) kullananlar, ilacı kestikten 3 yıl sonra kan verebilir.
Accutan veya benzeri retinoik asit türevi ilaçları kullananlar, ilacı bıraktıktan 4 hafta sonra gönüllü donör olabilir.
Faktör konsantresi kullananlar, donör olamazlar.
Tansiyon: Sistolik kan basıncı 180 mmHg'yı, diastolik kan basıncı ise, 100 mmHg'yı aşmamalıdır.
Hastalıklar: Yine bazı hastalıklar da ilaçlar gibi kan bağışına sürekli veya belli bir dönem için engel oluşturmaktadır. Bu hastalıklara ilişkin bazı bilgiler aşağıda belirtilmiştir.( Aşağıda olmayan hastalıklar için, kan merkezlerinden bilgi alınabilir.)
Kimler kan veremez?
Hepatit B (Hiçbir zaman kan veremezler)
Hepatit C (Hiçbir zaman kan veremezler)
AIDS (Hiçbir zaman kan veremezler)
Sıtma (Tedavinin sağlanmasından 3 yıl sonradan itibaren kan verebilirler)
Frengi geçiren hastalar, iyileşmeden 1 yıl sonra kan verebilirler.
Creutzfeldt-Jacob hastalığı olanlar, hiçbir zaman kan veremez.
Chagas Hastalığı ( Alınan kan sadece fraksinasyon amaçlı kullanılabilir)
Tüberküloz (Tedavinin sağlanmasından 5 yıl sonra kan verebilirler)
Diabet (İlaç kullanmayan veya ilaç kullandığı halde, kan şekeri regüle edilmiş olanlar kan verebilir)
Anemi (Anemi teşhisi konmuş kişiler kan bağışçısı olamazlar)
Gebeler kan veremez. Doğum veya gebeliğin sonlan(dırıl)masından 6 hafta sonra kan verebilirler.
Koroner kalp hastalığı, angina pektoris, ciddi kardiyak aritmi, serebrovasküler hastalıklar, arteriyal tromboz veya rekküren venöz trombozu olan kişiler kan veremezler.
Alerji ( Astım hastaları kan veremez. Polen alerjisi olanlar ise, sadece alerjileri oldukları dönemde kan veremezler.)
Otoimmün hastalığı olanlar kan veremezler.
Kanama diatezi (Kanama eğilimi) olanlar ömür boyu kan veremezler.
Bronşit (Kronik bronşit hastaları kan veremez)
Kronik nefrit ve pyelonefritli hastalar kan veremez. Akut glomerulonefrit geçirmiş olanlar ise, iyileşmeden 5 yıl sonra bağış yapabilir.
Malign (Habis) hastalığı olanlar, gönüllü donör olarak kabul edilmezler.
Brusella almış olanlar, tam iyileşmeyi takiben iki sene sonra kan bağışı gönüllüsü olabilirler.
Epilepsi hastaları, kan veremezler.
Osteomyelit geçirmiş hastalar, tam düzelmeden 5 yıl sonra kan verebilirler.
Cerrahi: Büyük ameliyatlardan sonra 6 ay boyunca kan bağışı alınmaz.Mide rezeksiyonu geçirenler ise, hiçbir zaman donör olamazlar.
Transfüzyon: Kan veya kan ürünü alan donörler, 1 yıl boyunca kan veremezler.
Attenüe virus aşısı yapılmış olanlar 3 hafta kan veremez.( Su çiçeği, sarı humma, kızamık, kızamıkçık, oral polio, kabakulak)
Ölü bakteri aşısı olanlar, 5 gün donör olamazlar.( Kolera, tifo, antrax)
İnaktif virus aşısı ve toxoid alanlar ise 3 gün kan veremezler ( Polio-injeksiyon , influenza, rabies, difteri, tetanoz)
Kan Bağışı nasıl yapılır?
Kan merkezine gelen gönüllüler yani donörler, ilk olarak donör formunu doldurur. Bu form, kişinin donör olup olamayacağını anlamaya yönelik bazı sorulardan oluşmaktadır. Formun ikinci sayfasında ise, kişiye ait kimlik, adres ve bağış bilgileri bulunmaktadır. Donör olabilmek için gerekli koşullardan biri, Hemoglobin düzeyinin istenilen değerlere sahip olmasıdır. Toplumumuzda oldukça sık rastlanan anemi hastalığı, yani kansızlık, elbetteki kan bağışı için en sık karşılaşılan engeldir. Erkeklerde 13,5 g/dL'nin, kadınlarda ise,12,5 g/dL'nin üzerindeki hemoglobin değerleri donör olunması için yeterlidir. Bu testler, kan merkezlerinde Bakır Sülfat Solüsyonu kullanılarak yapılmaktadır.
Kişinin hemoglobin düzeyi, kan bağışı için uygunsa, arteriyal tansiyon ölçümüne geçilir. Sistolik tansiyon 180 mmHg'nın, diyastolik tansiyon ise 100 mmHg'nın üzerinde olmadığı sürece, kan bağışı yapılabilir. Kan alma yatağına uzanan gönüllü donörler, kan alımı için uygun bir damar belirlenir ve antiseptik bir solüsyonla, içten dışa doğru dairesel olarak cilt temizliği yapılır. Antiseptik solüsyonun etkinliğini sağlayabilmesi için kuruması beklenmelidir. Bu süre, kullanılan sıvıya bağlıdır, ancak genellikle 30-45 sn kadar beklemek yeterli olur. Ardından sterilite şartlarını bozmamak kaydıyla, damara girilir.
İğnenin damara sokulmasıyla birlikte kan torbası dolmaya başlar. Torba içindeki antikoagülan sıvı ile kanın iyice karışması sağlanmalıdır. Bu işlem manuel olarak yapılabileceği gibi, otomatik kan alma cihazları (Sağ alttaki fotoğraf) ile daha sağlıklı olarak gerçekleştirilebilir.
Kan alma işlemi yaklaşık olarak 6-10 dakika kadar sürer. Bu süre komponent imalatı açısından önemlidir. İğnenin damardan çıkarılmasınından sonra, cilt bölgesi tekrar dezenfekte edilir ve steril bir gazlı bezle kapatılır. Donörün birkaç dakika kompres yapması sağlanır. Kan torbasının seti kapatıldıktan sonra iğneye doğru olan kısım kesilir. Setin bu kısmından alınan kan örneği test çalışmalarında kullanılır. İğne kısmı da kesilerek setten ayırılır.
Kan Vermenin Faydaları
Kemik iliğinin yağlanmasını önleyip, kan yapımı canlı tutulur.
Verilen kanın yerine, anında vücuttan genç hücreler dolaşımına katıldığı için, bağışçı daha dinç ve canlı olur.
Kandaki yüksek yağ oranı düşer.
Kan bağışı kalp krizi ihtimalini %90 azaltır.
Kan bağışlayan kişide baş ağrısı, stres, yüksek tansiyon, yorgunluk gibi rahatsızlıkların giderilmesinde çok büyük katkısı olur.
Kan bağışçısı her kan verdiğinde: AIDS , Hepatit B , Hepatit C , Sifiliz ve Kan grubu taramasından ücretsiz olarak yararlanmış olur.
Trafik kazasında yaralanan bir kimsenin, kan uyuşmazlığı olan bir bebeğin, kan bulunmazsa ölecek bir hastanın sizin verdiğiniz kanla kurtulmasının, size verdiği manevi duygu ölçüsüzdür. Bağışınız çok insancıl ve onurlu bir davranıştır.
KAN GRUBUNUZUN SIKLIĞINI BİLİYORMUSUNUZ ?
Aşağıdaki tabloda bölgemizdeki donörlerin kan gruplarının her yüz kişideki rastlanma sıklığı gösterilmektedir.
Genel olarak her hastaya kendi grubundan kan verilmek zorundadır.
A ve O grubu en yaygın tip olmakla beraber aynı zamanda en sık aranılan da gruptur.
Kan grubunuzu bağış sırasında öğrenebilirsiniz.
A
B
AB negatif
%32
O
Rh Pozitif
% 39
% 14
% 5
% 29
Rh Negatif
% 6
% 2
% 1
% 4
%30
%1000
Kan vermek için 60 kilo en ideal kilodur. Ancak hasta veya hamile kadınlar kan vermek zorunda değildir.
Kan Bağışı
hakkında bilmediklerimiz
Kan grubunuzu biliyor musunuz?
BİLMENİZ GEREKENLER |
|
Feyzullah Zerey
Kan grubunuzu biliyor musunuz?
İnsanlar A, B, AB ve 0 kan gruplarından birine ve Rh faktörü açısından da (+) veya (-) olarak sekiz kan grubundan birine dahildir. A ve 0 kan grupları ile Rh(+) pozitifliğine en sık rastlanmaktadır.
Türkiye’de en çok hangi kan grubu var?
Halkın yüzde 39’u A Rh pozitif, yüzde 29’u 0 Rh pozitif, yüzde 14’ü B Rh pozitif, yüzde 6’sı A Rh negatif, yüzde 5’i AB Rh pozitif, yüzde 4’ü 0 Rh negatif, yüzde 2’si B Rh negatif, yüzde 1’i de AB Rh negatif kan taşıyor.
Bağışlanan kanlar nasıl kullanılır?
Bir kısmı tam kan olarak kullanılırken bir kısmı çeşitli kan ürünleri yapımında kullanılır. Alyuvarlar, akyuvarlar, trombositler ayrı ayrı hazırlanırlar. Bağışlanan kanın her damlası kullanılır ve kan ürünleri sayesinde kan yalnızca bir hastanın değil bir çok hastanın yaşamını kurtarır.
Kimler kan bağışlayabilir?
18-65 yaş arası önemli bir sağlık problemi bulunmayan, vücut ağırlığı 50 kg’ın üzerinde olan kişiler.
Ne sıklıkla kan verilir?
Bağışlar arasında en az 2 ay ara olacak şekilde senede 4 kez kan bağışlanabilir.
Kan bağışı işlemi ne kadar zaman alır?
Kayıt, muayene, kan verme ve ikram işlemlerinin hepsi 30-35 dakika sürer.
Acı hissedilir mi?
Sadece iğne cildinizi geçerken ağrı hissi duyarsınız.
Vücutta ne kadar kan var?
Erişkin bir insanda ideal kilosunun yüzde 8’i kadar kan vardır. Pratik olarak 5 bin-6 bin mililitre olarak hesaplanır.
Ne kadar kan alınıyor?
405-495 mililitre.
Bağıştan sonra kansız kalınır mı?
Hayır. Bağış öncesi yapılan test sonucu kan düzeyi düşük bulunan kişilerden kan alınmaz.
Kilo alıp verme olur mu?
Hayır. Kan bağışının bilimsel olarak kanıtlanmış bu tür yan etkileri yoktur.
İlaç kullanılıyorsa kan bağışlayabilinir mi?
Bazı ilaçlar kan bağışı için engel oluşturabilirler.
Bu durum bütün ilaçlar için geçerli değildir.
Kan bağışı yapmak alışkanlık yapar mı?
Bilimsel olarak kan bağışının bağımlılık yaptığını gösteren bir çalışma yoktur.
Kan bağışlandıktan sonra bir değişiklik hissedilir mi?
Yarım saat içinde günlük hayatınıza dönebilirsiniz. Ancak aşırı dikkat gerektiren ve güç harcanan meslek sahiplerinin kan bağışladıkları gün dinlenmeleri tavsiye edilir.
Sarılık geçiren kan bağışlayabilir mi?
B ve C tipi sarılık geçirenler hiçbir zaman kan bağışı yapamaz.
Kan kullanılmadan önce test ediliyor mu?
AIDS, C ve B tipi sarılık, frengi ve kan grubu testi her bağışta yapılır.
Test sonuçları pozitif bulunmuşsa ne olur?
Bu durumda kan merkezi doktorunca bize bilgi verilecek.
Kan bağışlarken herhangi bir hastalık bulaşır mı?
Kan alımı işlemindeki iğneler tek kullanımlık ve sterildir. Bu nedenle herhangi bir hastalığın bulaşma riski yoktur.
|