Sütle Karıştırıp İçin, Şifa Bulun
Mor soğan, kalbi güçlendirir. Kolesterolü düşürür.
Dolaşım bozukluğunu giderir.
Kan yapımına yardımcı olur. Kalp çarpıntısını giderir
Kan basıncını (tansiyonu) düşürücü etkiye sahiptir. Şeker hastalığına
karşı bol miktarda mor soğan yenir. Kesik ve yanık yaralarının mikrop
almaması için mor soğan suyu sürülür. Safra kesesi salgısını artırır ve
bunun sonucu olarak taş oluşumunu önler. El ve ayak tırnaklarının
çabuk kırılmasında, tırnakları sık sık mor soğan suyu ile ovmak gerekir.
ŞİFA KAYNAĞI
Ayak bacak karın göğüs ve ellerdeki şişmelere karşı
günde üç defa
yemeklerden önce birer çorba kaşığı soğan suyu içilir.
Burun kanamalarını durdurmak amacıyla
soğan yumrusu ikiye kesilir
yarısı burnun önüne bağlanır. Çıbanları olgunlaştırmak için
soğan yumrusunu oluşturan yapraklar
haşlanarak çıban üzene konur
. İdrar yolları ağrılarında taze kesilmiş ve ısıtılmış
soğan sıcak sıcak ağrıyan
yerin üzerine konur ve bu işlem birkaç kez tekrarlanır.
Dizanteri veya
bağırsak iltihaplarına karşı çiğ yumurta sarısı
taze tereyağı iyice ezilmiş
kimyon tohumu ve fazla miktarda soğan suyu karıştırılıp
günde üç defa
birer çorba kaşığı yenir. Nasırları yok etmek için
sirke içerisinde
kaynatılan mor soğan nasır üzerine konarak bağlanır ve
bu işlem birkaç kez tekrarlanır.
KARIN SANCILARI
Karın sancılarına ve mide kanamalarına
karşı çok ince doğranmış
soğan süt içerisinde kaynatılarak içilir.
Dibinde toplanan soğanlar ise yenir.
Boğaz iltihabı (Iarenjit)'in tedavisi sesin
güzelleştirilmesi
sinirsel rahatsızlıkların tedavisi öksürüğe bronşit ve
boğaz ağrısına
karşı en iyi ilaç soğan suyunun balla karıştırılarak
yenmesidir.
Bu maksatla hazırlanan macundan
günde üç çorba kaşığı tüketilmeli.
» Sağlık »
Akciğeri Temizleyen Besinler
Akciğeri Temizleyen Besinler
İşte özellikle astım hastaları ve sigarayı
bırakanların yaşam kalitesini arttıracak besinler...
Akciğerler, vücudun oksijen alımını sağlayan tek organ. Nefes alma kalitemiz,
yaşam kalitemiz demek aynı zamanda. Bu yüzden akciğer sağlığının önemini
bir problem yaşamadan hatırlamalı ve akciğerlerimize iyi bakmalıyız.
İşte akciğerleri temizleyen besinler…
Zencefil: Çok kuvetli bir antioksidan olan zencefil, akciğerleri temizlemektedir.
Çeşitli toksinleri, mukusu ve istenmeyen parçacıkları akciğerlerden atmaya yardımcıdır.
Bu nedenle zencefil çayı veya zencefili direk olarak yiyebilirsiniz.
Sarımsak: Sarımsak kuvetli bir antioksidan olmasının yanı sıra,
içinde bol miktarda bulunana alisin kimyasalı ile akciğerleri temizler.
Okaliptüs: Okaliptüs doğal bir antibiyotik olmasının yanı sıra
içinde yağlar barındırır. Bu uçucu yağlar, akciğer enfeksiyonlarına
iyi gelir, kan basıncını arttırarak kanın çoğalmasını sağlar.
Öksürük şuruplarında, boğaz pastillerinde bu kimyasal yağ kullanılır.
Taze okaliptüs çayı bronşit ve sinüzite iyi gelir.
Buharını solumak öksürük ve bronşite iyi gelir.
Ekinezya: Soğuk algınlığı ve öksürük tedavisinde kullanılır.
Bitkinin kökleri çeşitli akciğer enfeksiyonlarında yardımcıdır.
Keçiboynuzu: Özellikle sigara içenler için keçiboynuzu çok faydalıdır.
5 adet keçiboynuzu 1 litre suda kaynatılır ve aç karna içilirse
sigaranın verdiği zararı düzeltmeye yardımcı olur.
Ebegümeci: Kaynar suda 1 miktar ebegümeci kaynatılır
ve 5-6 saat sonra aç karına 1 bardak içilir. Bu uygulama ile,
akciğerlerde ki sigara etkileri yavaşlatılır. Ebegümeci,
ayrıca balgam attırır, akciğer kanserini engeller
Haber365 Ana Sayfa » Sağlık »
Kefir Tüketmek İçin 32 Neden
Kefir Tüketmek İçin 32 Neden
İnsan sağlığı ve uzun bir ömür için gereken bir çok maddeyi barındırır.
Kafkasya kökenli kefir, Rusça da “keyif veren” anlamına geliyor.
Kefir, çok eski yıllardan beri özellikle Kafkasya bölgesinde yapılan,
süt asidi ve alkol fermantasyonu yardımıyla yapılan köpüklü, koyu kıvamlı
(yoğurt kıvamında), hafif ekşimsi fermente bir süt ürünü.
İşte kefirin faydaları...
- Serinletici aromasıyla kronik yorgunluğu giderir,
- Mikrobik enfeksiyonlara karşı direnci arttırır,
- Stres azaltır, sakinleştirir ve kolesterolü düşürür,
- Sinir sistemini güçlendirir,
- Uykusuzluğu ve sinirsel depresyonu ortadan kaldırır,
- Damar sertliğini ve kas kasılmalarını önler,
- Yüksek tansiyonu düzenler ve dengeler,
- Kan bozukluklarını giderir ve kanı temizler,
- Karaciğer rahatsızlıklarını iyileştirir,
- Cildi güzelleştirir ve parlaklık verir,
- Egzema ve benzeri deri hastalıklarına iyi gelir,
- Yara ve yanıkların hızla iyileşmesini sağlar,
- İdrar yolu iltihaplarını tedavi eder,
- Mide ve bağırsak rahatsızlıklarına iyi gelir,
- Safra kesesi ve böbrek hastalıklarına iyi gelir,
- Sindirim sistemini mükemmel şekilde düzenler,
- Sağlıklı diyet için önemlidir, kilo almayı önler.
- Bebeklikten ergenliğe kadar; kemiklerin ve
dişlerin oluşumu ile sağlıklı
dokuların ve kasların gelişimini olumlu etkiler.
- Vücudun gelişmesi için gerekli olan vitamin,
mineral ve protein desteğini sağlar.
- Bağışıklık sistemini güçlendirdiği için mikrobik
enfeksiyonlara karşı direnci arttırır.
- Aşırı çikolata, şeker ve sakız tüketen
çocukların sağlık risklerini azaltır.
- Diş çürüklerini önler.
- Şekerin özümlenmesini sağlar ve şekeri enerjiye dönüştürür.
- İştah açar ve beslenmeye güçlü destek oluşturur.
- Asabi hastalıklarda rahatlatıcı görevi görür.
- İshale ve kabızlığa karşı etkindir.
- Kansızlığı önler ve kan bozukluğunu giderir.
Tırnakların sağlıklı kalmasını sağlar.
- Görme yeteneğini güçlendirir.
- Kesiklerin ve yaraların hızla iyileşmesini sağlar.
- Zekâ gelişimine önemli katkı ve zihinsel aktiflik sağlar.
- Astım ve Alerjiye karşı direnç oluşturur.
- Çocukların büyümesinde doğal koruma ve güvenli
Beslenme sağlayan nefis bir süt içeceğidir
Akciğer Kanserinden Korunma Yolları | Kanser Türlerine ...
Burun Kanamasının Nedenleri
Burun kanaması herkesin aklına ilk
olarak kötü hastalıkları getiren önemli
bir sağlık sorunu gibi görünse de
birçok burun kanaması masum
nedenlerden kaynaklanıyor.
Burun kanamasının çok azı, tümör
ya da yüksek tansiyon gibi ciddi s
orunların habercisi olabiliyor.
Kanamaların yüzde 90'ı herhangi bir
müdahaleye gerek kalmadan kendiliğinden geçiyor.
Önemli olan bu ayrımı doğru yapabilmek.
Kulak Burun ve Boğaz Hastalıkları Uzmanı
Dr. Güzin Akkuzu, ne tip kanamaların
masum, ne tip kanamalarınsa tehlikeli
olabileceği hakkında bilgi veriyor
ve özel önerilerde bulunuyor.
Ön taraf kanamaları masum,
arka taraf kanamaları tehlikeli
Her yıl toplumun yaklaşık
yüzde 5-10 unda aktif burun kanaması yaşanıyor.
Bu kanamaların yüzde 90'ı kendiliğinden geçiyor.
Burun mukozası çok yoğun bir damar ağı
tarafından beslendiği ve dış ortamla
teması yoğun olan bir bölge olduğu için
sık kanıyor. Burun kanamaları burnun
ön ya da arka tarafından kaynaklanabiliyor.
Ön taraftan olan kanamalar genellikle daha hafif
ve üst solunum yolları enfeksiyonu,
saman nezlesi gibi nedenlerle meydana geliyor.
Tümör ya da yüksek tansiyon gibi nedenlerle
meydana gelen kanamalar ise genellikle
burnun arka tarafından kaynaklanıyor
ve yetişkinlerde sık yaşanıyor.
Burun kanamasına yol açan 8 neden
1- Burun karıştırma
Özellikle çocuklarda yaşanan bu durum burun
kanamasına neden olan sebeplerin başında geliyor.
Ayrıca burna yabancı cisim sokma da
çocukluk çağında sık karşılaşılan kanama
nedenleri arasında yer alıyor.
2- Travma
Burun ameliyatları, çarpmalar, yüzme veya
dalma sırasında oluşan basınç ve uzun süreli
sprey kullanımı gibi nedenler de burun kanamasına neden oluyor.
3- Burun içi eğrilikler
Burun içindeki eğrilikler normal hava akımını
bozdukları için kuruluk ve kabuklanmaya
arkasından da burun kanamalarına
neden olabiliyor. Ameliyatla bu problemin
çözülmesi kanamalarında sona ermesini sağlayabiliyor.
4- Isıtma sistemleri
Özellikle kış aylarında ısıtma sistemlerinin
yarattığı kuruluk ve üst solunum yolları
enfeksiyon sıklığı nedeniyle çocuk ve
erişkin yaş grubunda burun kanaması daha sık görülüyor.
5- Tümörler
Burun içerisi, sinüsler ve geniz kaynaklı
tümörlerde burun kanamasına neden olabiliyor.
Ancak bu burun kanamaları genellikle tek
taraflı sürekli ya da tekrarlayıcıdır.
6- Hormonel nedenler
Hamilelik döneminde kan hacmi artışı nedeniyle
burun kanamalarına sık rastlanıyor.
7- Kalp damar hastalıkları
Hipertansiyon, kalp yetmezliği gibi
kalp damar hastalıkları da erişkin
popülasyonda burun kanamalarının
önemli nedenlerinden biridir.
8- Kan hastalığı
Hastanın doğuştan ya da sonradan
gelişen pıhtılaşma bozukluğu ile giden bir
kan hastalığı söz konusu ise burun kanaması
en sık ortaya çıkan belirtilerden biridir.
Başı asla arkaya kaldırmayın
Burnu kanayan kişinin önce burnundan
pıhtıları uzaklaştırmak, oturtup başını öne eğmek,
burun kanadından sıkıştırarak yaklaşık 5-10 dakika
baskı uygulamak gerekiyor. Baskı sırasında
burun üzerine buz uygulamak da burun kanamasını
kontrol altına almada yardımcı oluyor. Bu şekilde
ön taraftan olan kanamaların büyük bir bölümü
kontrol altına alınıyor. Toplumda yanlış bilinen
başı arkaya doğru kaldırmak, öğürme ve boğaza
doğru akan kanla boğulma riskini artırıyor.
Doktora başvurmayı gerektiren durumlar
- Yoğun burun kanaması
- Kanama nefes almayı engellemeye başladıysa
- Tekrarlayan burun kanaması
- Bilinen kan hastalığı
- Bilinen kalp damar hastalığı olan yaşlı birey
- Kan sulandırıcı ilaç kullanımı
- Travmaya ikincil burun kanaması
- Tek taraflı sık tekrarlayan burun kanaması
Basit burun kanamalarını engelleyen önlemler
- Burun karıştırma alışkanlığı olan
çocuklarda tırnaklarını sık sık kesmek
- Özel bir gereklilik yok ise aspirin ve
türevi ağrı kesicileri sık tüketmemek
- Zorlu sümkürmeden kaçınmak
- Kuru ve soğuk kış aylarında ortamın
nemlendirilmesi, gerekirse burun içi
nemlendiricilerin kullanılması
Kulak çınlamasının tedavi edilmediği takdirde
hastanın psikolojisini bozacağı
hatta intihara sürükleyebileceği bildirildi.
Nöroloji Uzmanı Dr. Mehmet Yavuz, kulak çınlaması yani diğer
adıyla tinnitus çok sık karşılaşılan bir sağlık sorun olduğunu belirtere,
"Tüm toplumda yüzde 10 sıklıkla görülmekte, yaşla beraber
artış göstermektedir. Tinnitus yaşam kalitesini ciddi şekilde bozar,
günlük yaşamla birlikte uykuya dalma sorununa neden olur.
Bugün için, ABD ve batı Avrupada yaklaşık 13 milyon insan
tinnitus için tıbbi tedavi almaktadır. Ülkemiz için bu konuda
bir rakam vermek mümkün değildir, ancak çok yaygın
bir sorun olduğu açıktır" dedi.
"Tinnitus çoğu zaman yalnızca hasta tarafından duyulan
çınlama, uğultu, hışırtı gibi seslerdir. Hastaların az
bir bölümünde (yüzde 5) bu sesler hekim tarafından
da duyulabilir (kan akımı pulsasyonu, kas kasılması
sesi gibi). Bu tür tinnitusa objektif tinnitus denir.
Diğer tüm kulak çınlamaları yalnız hasta tarafından işitilir yani subjektiftir.
Subjektif tinnutuslar çınlama, zil sesi, uğultu, hışırtı gibi,
sesler olabilir ve kulak içinde veya kafanın içinde
bir gürültü olarak duyulur" diyen Dr. Yavuz, "Bugün itibariyle
tinnitusu ilaçla veya ilaçsız olarak etkin bir şekilde tedavi edebilen
bir yöntem malesef yoktur. Sıklıkla hastaya işittiği sesi baskılayacak,
ya da psikolojik olarak duyduğu sese aldırış etmeme
yöntemleri önerilir (örneğin yatarken radyo, müzik dinleme gibi).
Uygulanan tedavilerin hiç biri tinnitusun oluşmasına neden olan
sinir hücreleri üzerine veya nöral oluşum mekanizmaları üzerine değildir.
TMSnin daha maliyetli bir tedavi olması nedeniyle kulak çınlamasında
öncelik ilaçlardadır. İlaçlar kısmi bir düzelme sağlayabilir ya da
tamamen etkisiz kalabilir. Zaten manyetik stimülasyon tedavisini
ilaçların etkisiz kaldığı durumlarda önermekteyiz.
Tedavinin yan etkisiz olması da ayrı bir ayrıcalıktır.
Transkraniyel manyetik uyarım (TMU,veya TMS)
beyin üzerine uygulandığında gerek uygulandığı bölgede
gerekse de uzak alanlarda beyin aktivitesini, değiştirebilen,
düzenliyebilen, zararsız, ağrısız, uygulanması kolay bir
tedavi yöntemidir. Uygulanan TMS hızı değiştirilerek
beyin aktivitesi bölgesel olarak, azatılabilir veya artırılabilir.
Anormal bir aktivite çoğunlukla düşük hızdaki (frekans)
uyarımlarla baskılanabilir. Kronik ağrı, halüsinasyon,
mani, epilepsi, parkinson hastalığının bazı belirtileri ,
hareket bozuklukları buna örnek durumlardır.
Örneğin tinnutus aslında olmayan bir sesi beynin işitmesi durumudur.
Yani beynin işitme ile ilgili bölgesinde gereksiz bir aktivite söz konusudur.
Bu gereksiz aktivite düşük hızdaki manyetik
dalgalar ile baskılanabilir. Bu durum tinnitusta
TMS nin etki mekanizması olarak açıklanabilir" diye konuştu.
TİNNİTUS NASIL OLUŞUR?
Dr. Yavuz, daha sonra şunları söyledi;
"Tinnitusun nasıl oluştuğu tam anlaşılabilmiş değildir.
Eldeki veriler periferik işitme organlarındaki bozukluklar
ile yakından ilgili olduğunu göstermektedir. Tinnitus sıklıkla
işitme organı koklea ve işitme sinirinin hasarı sıklıkla beraberdir.
Bu işitsel anormallikler; perspioakuzi (yaşlılığa bağlı işitme azalması),
akustik travma ile işitme azalması, Menier hastalığı,
iç kulak hastalıkları, vestibüler shwannoma denilen tümörler
ve serebello-pontin bölge hastalıklarıdır. Tinnitus sıklıkla işitme
kaybının bulunduğu kulak tarafında duyulur. Bazı işitme kayıplarında
belirli frekanslarda kayıp söz konusudur, bu hastalarda
işitme siniri üzerinde anormal ses kayıtlamaları yapılmıştır. Y
ani belirli frekansı algılamakla görevli tüysü hücrelerin
(iç kulakta buluna işitme hücreleri), bu frekanslardaki
ses uyaranına cevap vermezken, kendisi kendiliğinden
anormal sinyaller üreterek bunları işitme sinirine gönderir.
İşitme sinir aracılığı ile gelen ses uyaranı olmadan
kendiliğinden oluşan bu anormal sinyaller aslında
tinnitusun nedeni kabul edilir. Hayvanlarda salisilat ile
oluşturulan deneysel tinnutus modelinde bu durum gösterilmiş
ve kokleada NMDA adı verilen reseptörlerin etkilendiği anlaşılmıştır.
Tinnitus oluşumunda beyindeki bazı sistemlerin de rolü bulunmaktadır.
Özellikle periferik olarak oluşmuş olan tinnitusun
süregenliğini ve giderek artarak devamını, beynin tinnitusa
verdiği abartılı cevaplılık sağlamaktadır. Tinnitusun periferik nedenlerle
oluştuğu durumda bunu oluşturan koklea gibi periferik yapıların
çıkarılması durumunda bile tinnitusun devam etmesi
bunu kanıtlayan bir durumdur. Nitekim tinnutus vakalarında
ameliyatlar çoğunlukla işe yaramamaktadır."
TMSNİN TİNNİTUSTA KULLANIMI
"Bugüne kadar yapılmış 8 adet çalışmada 200ün üzerinde
hastada manyetik uyarımın özellikle yavaş hızda beyne uygulanması
ile önemli ölçüde tinnitusun tedavi edildiği görülmüştür.
Uygulama çoğunlukla sol işitme alanı üzerine yapılmaktadır.
Bu çalışmalarda hastaların hiç birinde istenmiyen
önemli bir yan etki oluşmamıştır.
Kulak çınlaması özellikle sessiz ortamlarda ve gece
vakitlerinde hissedilir. Kişi günlük iş ve sosyal aktiviteleri
arasında pek fazla hissetmeyebilir. Ama genel sürekli olarak
rahatsız edicidir. Uykuya dalma zamanlarında dahada belirginleşebilir
ve kişinin uyumasını zorlaştırabilir hatta tamamen engel olabilir.
Kişinin kulaklarında sürekli bir ses ile yaşıyor olması tahammül
edilecek bir husus değildir. Tinnutus bazen
çok rahatsız edici noktalara ulaşabilir.
Hatta bu nedenle intiharlar bile olabilir.
TMS ile kulak çınlamasının bertaraf edilmesi,
sesin başka bir sesle manyetik vuru dalgaları ile
söndürülmesi ve yok edilmesi esasına dayanır.
Biz kliniğimizde tinnutusu yok edebilmek için düşük frekanslı
manyetik uyarı seansları uygulamaktayız. Başarı şansı kişiden
kişiye değişmekle beraber olumlu bir grafik çizmektedir.
İlaçlarla çözüm bulamamış tinnutus vakalarının mutlaka
TMS yi denemelerini önermekteyiz. Nitekim bu vakaların
nerdeyse yarısında tama yakın düzelmeler elde etmekteyiz.
Bir kısmında ise tamamen yok olmamakla beraber
rahatsız edici etkisi azalmaktadır. Ancak bununla beraber az bir
vakada sonuç alınamaması da mümkündür.
Tinnutus, arka planında depresyon olup olmadığı iyi araştırılmalıdır.
Zira bu durumda TMS frekansları değişebilir. Eğer bir
depresyon tablosundan şüpheleniliyorsa daha yüksek
frekanslı tedavi uygualaması yapmak gerekir."
Anasayfa
Kalp Damar
Kalp
Damar
Aort
Damar sertliği
Hipertansiyon, Yüksek tansiyon
Hipotansiyon, Düşük tansiyon
Kalp krizi
Kalp yetmezliği
Taşikardi
Çarpıntı
Çarpıntı
çarpıntı
Tıp dilinde palpitasyon denilen çarpıntının nedenleri çeşitlidir. Bir kalp hastalığı söz konusu değilse; fazla sigara içmek, alkol, yorgunluk, sinirlenmek, kansızlık, hazımsızlık, çay, kahve veya zehirlenmelerden kaynaklanabilir.
bayılmalar
Geçici olarak uyanıklık halinin kaybolmasına halk arasında bayılma tıp dilinde senkop denir. Bu durumda beyin hücrelerine giden oksijen azalmıştır. Bayılmanın nedeni; yorgunluk, uzun süre ayakta kalmak, ani heyecanlar, tansiyon yüksekliği, gebelik, kansızlık, damar sertliği ve kalp hastalıklarıdır. Bayılmadan önce baygınlık hissi gelir. Sonra yüz kül rengini alır. Arkasından da terleme, çarpıntı, göz kararması ve baş dönmesi görülür. Bu gibi durumlarda yapılacak ilk iş hastayı hemen yatırmak, elbise ve çamaşırlarını gevşetmektir. Sonra yüzüne su serpilir ve amonyak koklatılır.
hazımsızlık
Sindirimin normal şekilde olmaması ve bağırsakların seyrek çalışmasına; halk arasında hazımsızlık, tıp dilinde ise dispepsi denir. Nedenleri çeşitlidir. Ağır yemekler, yemekleri gereği gibi çiğnememe, diş veya dişeti iltihapları, içki veya sigara içmek, çok miktarda çay veya kahve içmek, fazla miktarda şekerli veya unlu şeyler yemek, kansızlık, yorgunluk, sinir bozukluğu ve üzüntü hazımsızlığı doğuran nedenler arasında sayılabilir. Yemekten bir süre sonra; midede şişkinlik veya yanma hissi ortaya çıkar. Sık sık yemek ihtiyacı hissedilir. Kabızlıktan şikayet edilir. Bazı kimselerde halsizlik, uykusuzluk, unutkanlık veya çarpıntı görülür. Tedavinin ilk şartı sıkıntı ve üzüntülerden sıyrılmaktır. Zararlı şeyler terkedilir. Et yemekleri de mümkün olduğu kadar azaltılır. Haddinden fazla yemek yenmez. Yemeklerden sonra soğuk su içilmez. Yemek aralarında acıkınca süt ile birkaç galete yenir.
kalp yetmezliği
Kalbin sağ, sol veya her iki karıncığının; içindeki kanı, her vuruşunda muntazaman boşaltamaması şeklinde ortaya çıkar. Üç şekilde görülür. Sol Kalp Yetmezliği : Hastada nefes darlığı ve kuru öksürük vardır. Geceleri daha zor nefes alır. çarpıntı, baygınlık ve terleme görülebilir. Buna kalp astımı adı verilir. Nedeni; aort veya mitral kapaklarının hastalanması veya koroner rahatsızlığıdır. Sağ Kalp Yetmezliği : Hastanın ayak ve ayak bilekleri şişer. Buralara, parmakla bastırılınca bir süre çukur kalır. El, ayak ve yüzde morarmalar; hazımsızlık ve iştahsızlık görülür. Nedeni, mitral kapağı hastalığı, müzmin bronşit veya doğuştan olan kalp hastalığıdır. Kaonjestij Kalp Hastalığı : Sağ ve sol kalp yetersizliği bir arada olduğu zaman görülür. Nedeni aort veya mitral kapaklarının hastalanması, müzmin bronşit veya akciğer hastalıkları, romatizma ve tiroid hastalıklarıdır. Aşağıdaki tavsiyelere uymak gerekir: Sigara içmeyin. Yemeklere fazla tuz koymayın. Uykularınızı ihmal etmeyin. İstirahat edin ama devamlı olarak yatmayın. Sinirlenmeyin, üzülmeyin, her şeyi kendinize dert etmeyin.
kansızlık
Tıp dilinde anemi denilen kansızlık, kandaki kırmızı hücrelerin veya hemoglobin denilen kırmızı maddelerin ya da her ikisinin de azalmasıdır. En önemli nedeni yeteri kadar beslenememektir. Ayrıca, müzmin basur kanamaları, aybaşı kanamalarının haddinden fazla olması, doğuştan olan bazı hastalıklar, romatizma, lösemi ve kanserde de görülür. Kansızlığın tipik belirtileri şöyle özetlenebilir. Yüzde solgunluk, nefes darlığı, çarpıntı, halsizlik, ve ayak bileklerinde şişkinlik görülür. Hastanın burnu sık sık kanar, dilinde acılık vardır. İştahsızlık ishal ve bazen de kusma görülür. Tedavinin ilk şartı, istirahat, temiz hava ve kan yapıcı gıdalar yemektir.
karaciğer hastalıkları
Karaciğer, diyaframın hemen altında, sağ tarafta, yaklaşık olarak 2 kilogram ağırlığında koyu kırmızı renkte yumuşak bir organdır. Yaşamak için gerekli olan bir çok kimyasal olay burada meydana gelir. Karaciğerin görevi : - Günde yaklaşık olarak 4 su bardağı (1 litre) safra salgılar. - Yağ, protein ve şeker metabolizmasını düzenler. - Vücudun ısısını ayarlar. - Vücudun ihtiyacı olan su ve vitaminleri yapar. - Yağ, protein, şeker ve kan yapımı için gerekli olan maddeleri depolar. Kan miktarını ayarlar. - Hormonların görevleri üzerinde etkili olur. Karaciğer yukarıda belirtilen görevlerinden herhangi birini yapamaz hale gelecek olursa, çeşitli hastalıklar ortaya çıkar. Bunların en önemlileri, karaciğer yetersizliği, karaciğer iltihaplanması, karaciğer sirozu, safra kesesi iltihabı ve safra kesesi taşıdır. Karaciğer Hastalıklarının Ortak Belirtileri : Hasta, sağ böğründe ağrı hisseder. Bağırsaklarında fazla miktarda gaz vardır. Karnı şişer, anüsten çıkan gaz pis kokar. Cilt rengi ve bazen de göz akı sararır. Yüzünde ve ellerinde çil gibi lekeler görülür. Hazımsızlıktan şikayet eder. Sabahları dilinde pas ve ağzında acılık hisseder. Nefesi de kokar. Sabah saatlerinde ensede ağrı hisseder. çarpıntı, iştahsızlık vardır. İdrarın rengi sabahları sarı ve koyu, daha sonraki saatlerde ise, duru ve açıktır. Sık sık idrara gider. Baldır kasları ağrır. El ve ayaklarında şişlik görülür. Geceleri uyumak istemez. Görme ve işitme duyguları da zayıflar.
karaciğer yetersizliği
Karaciğerin görevini yeterince yapmaması sonucu görülen bir hastalıktır. Belirtileri bağırsaklarda gaz, karın şişliği, sağ böğürde ağrı, burun kızarması, solgun renk, yüz ve elde çil gibi lekeler, paslı dil, ağızda acılık, mide bulantısı, kabızlık, çarpıntı, el ve ayak şişleri, görme ve işitmede azalma görülür. İdrar rengi, sabahları koyu, gündüz ise açık ve durudur. İdrara çok çıkılır. Hastanın çukulata, baharatlı yiyecekler, turşu, kızartmalar, ve yağlı şeyler yememesi gerekir.
kloroz
Bir çeşit kansızlıktır. Kanda hemoglobin miktarının azalması, bu duruma neden olur. çarpıntı, halsizlik, nefes darlığı, yüzde solgunluk ve ayak bileklerinde şişme görülür.
palpitasyon
Kalp çarpıntısı.
sinirsel hazımsızlık
Sinir sisteminin düzenli, uyumlu çalışmasını kaybetmesi sonucu ortaya çıkar. Ayrıca, alkol kullanmak, fazla sigara içmek, haddinden fazla çay, kahve veya süt içmek, çabuk ve gereği gibi çiğnemeden yemek yemek şikayetlerin artmasına neden olur. Hastanın karnında ağırlık hissi vardır, midede gurultu, yanma veya ekşime görülebilir. Geğirir, gaz çıkarır. Yorgunluk, baş ağrısı, çarpıntı ve unutkanlıktan da şikayet edilir.
tansiyon yüksekliği
Büyük tansiyonun kişinin yaşına göre yüksek olmasına halk arasında tansiyon yüksekliği, tıp dilinde ise hipertansiyon denir. Bir çok hastalıkta tansiyon yüksekliği görülür. Mesela kalbin sol bölümünün büyümesinde, böbrek hastalıklarında, damar sertliğinde, kan hücrelerinin çoğalmasında, şişmanlıkta ve iç salgı bezleri hastalıklarında kan basıncı artar. Tansiyon yüksekliğinin belirtileri arasında yorgunluk, sinirlilik, çarpıntı, baş dönmesi, uykusuzluk, baş ağrısı vardır.
Hastalıklar > Dahiliye, Vüdudumuz, Kadın Hastalıkları, Çocuk Hastalıkları, Kulak Burun Boğaz (KBB), Kalp Damar, Enfeksiyon Hastalıkları, Genel Cerrahi, Nöroloji, Dermatoloji (Deri Hastalıkları), Ortopedi, Göz Hastalıkları, Üroloji (Bevliye), Göğüs Hastalıkları, Psikiyatri, Diş Hastalıkları
Sağlık Rehberi > Devlet Hastaneleri, Üniversite Hastaneleri, Özel Hastaneler (İstanbul), Tedavi Merkezleri, Doktorlar, Sağlık Sigortası, Tüp Bebek, Aile Sağlığı, Kadın, Güzellik ve Lazer Epilasyon, İlaç Şirketleri, Sağlık Dernekleri
Sağlık Kitapları > Sağlıklı ve Doğal Yaşam, Şifalı Bitkiler, Sağlıklı Beslenme, Zayıflama ve Diyet, Cinsellik Eğitimi, Hamilelik, Doğum ve Sezaryen, Bebek Bakımı ve Anne Çocuk Sağlığı, Çocuk Eğitimi ve Psikolojisi, Tıp Sözlükleri
Şifalı Bitkiler > Bitkiler, Bitki Çayları, Meyveler, Sebzeler, Baharatlar
Haberler > Genel Sağlık, Çocuk Sağlığı, Ağız ve Diş Sağlığı, Cinsel Sağlık, Kadın Sağlığı, Gebelik, Ruh Sağlığı, Spor ve Sağlık, Spor Aletleri, Erkek Sağlığı, Dengeli Beslenme ve Diyet, Alerji ve Enfeksiyon, Kalp ve Damar Sağlığı, Göz Sağlığı, Ortopedi, Tamamlayıcı Tıp, Cilt Sağlığı, Sindirim Sistemi
MedikalSözlük sadece sağlık hakkında daha geniş ve doğru bilgilenmenizi amaçlar.
Sağlık probleminiz olduğunu fark eder etmez kendi kendinizi tedavi etmeye çalışmak yerine
lütfen gecikmeden doktorunuza başvurunuz!
Haber365 Ana Sayfa » Sağlık »
Meme Kanserine Zeytinyağlı Önlem
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Sancar Bayar, "Akdeniz ülkelerinde
meme kanserinin az görülmesinin nedeni,
muhtemelen düzenli zeytinyağı tüketimidir" dedi.
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi
Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sancar Bayar,
"Akdeniz ülkelerinde meme kanserinin az
görülmesinin nedeni muhtemelen düzenli
zeytinyağı tüketimidir. Zeytinyağındaki
oleik asidin meme kanserine karşı koruyucu
etki gösterdiği düşünülmektedir" dedi.
AA muhabirine konuşan Bayar, meme kanserinin
kadınlarda izlenen en sık kanser tipi olduğunu belirterek,
"Günümüzde önemli bir sağlık sorunu haline geldi.
Meme kanseri gelişiminde ailesel ve kalıtımsal
faktörler kanser gelişiminin ancak yüzde
5-10 kadarından sorumludur. Kanserin
gelişiminde daha çok çevresel faktörlerin
önemli olduğu düşünülmektedir.
Yaşam alanlarının toksik ürünlerle kirlenmesi,
doğal beslenmeden uzaklaşma ve sedanter
yaşamın meme kanseri riskini artırabileceği
düşünülmektedir" şeklinde konuştu.
Japonya'da her 80 kadından birinde, ABD'de ise
her 8 kadından birinde meme kanseri izlendiğini
vurgulayan Bayar, şöyle konuştu:
"Japonya'dan ABD’ye göç edenlerde ise birkaç
jenerasyon sonra meme kanseri riski giderek
ABD düzeyine ulaşmaktadır. Japonya'da daha az
oranda meme kanseri izlenmesi, soya ve
ürünlerini daha fazla tüketmelerine bağlanmaktadır.
Soya, içerdiği fitoöstrojenler nedeniyle
meme kanserine karşı koruyucu etki göstermektedir.
Vücuttaki normal östrojene göre daha zayıf olan
bu östrojenlerin koruyucu etki gösterdiği düşünülmektedir.
Bu arada meme kanserli hastaların soya ürünleri
ve yine fitoöstrojen içeren keten tohumunu
kullanmamaları gerekmektedir. Gebelerde de
doğal yollar dışında bu ürünlerin aşırı tüketimden
kaçınmakta fayda vardır."
"DOĞAL BESLENME, MEME KANSERİNDEN
KORUNMADA ÖNEMLİ"
"Akdeniz ülkelerinde meme kanseri daha az
izlenmektedir" diyen Sancar Bayar,
sözlerini şöyle tamamladı:
"Akdeniz ülkelerinde meme kanserinin
az görülmesinin nedeni muhtemelen
düzenli zeytinyağı tüketimidir. Zeytinyağındaki
oleik asidin meme kanserine karşı koruyucu
etki gösterdiği düşünülmektedir. Brokoli,
lahana, brüksel lahanası, karnabaharın
meme kanserine karşı koruyucu olduğu düşünülmektedir.
Brokoli içindeki isothiocyanate, sulphoraphane,
ve indole-3-carbinol'ün deneysel modellerde
meme kanserine karşı koruyucu etkiler
gösterdiği düşünülmektedir. Nar suyunda bulunan
bazı maddelerin kanserli hücrelerinin
ölümüne yol açtığı bilinmektedir. Doğal beslenmenin
meme kanserinde korunmada önemli olduğu
gözükmektedir. Bunun yanında düzenli
egzersiz yapmak ve alkolden uzak durmak
meme kanseri gelişimini azaltacaktır.
Bütün bunların yanında özellikle
40 yaşın üstündeki bayanların düzenli
rutin kontrollere gitmesi gerekmektedir."
d vitamini neye yarar
Sağlıklı olmak Adına Herşey...
ANA SAYFAYI
TIKLAYINIZ
Karaciğer yağı Karaciğerin kendini koruması
amacıyla meydana getirdiği yağlanmadır.
Ancak bu yağlanma sonucu karaciğer iltihap
kaparsa bazı hastalıklar baş gösterebiliyor.
Bu hastalıklardan özellikle siroz tehlikelidir.
Karaciğer Yağlanması olan insanların eğer
kiloları normalin üstündeyse mutlaka zayıflamaları
gerekmektedir. Ayrıca Bu karaciğer hastalığı
ile karşılaşan hastaların beslenmelerine de
dikkat etmesi gerekmektedir.
Yağlı yiyeceklerde uzak kalmalıdırlar,
bol bol meyve ve sebze tüketmeye özen göstermeliler
ve düzenli bir şekilde egzersiz yapmaları
gerekmektedir. En önemlisi de mutlaka
karaciğer yağlanması konusunda uzmanlaşmış
bir hekime başvurmalıdırlar.
Tavsiye olarak iç hastalıkları ve varsa
özellikle gastroentroloji bölümünde ki
uzman doktorlara gidilmelidir.
Karaciğer Yağlanması Sonucu :
1) Yağlanma ile birlikte karaciğer iltihap kapar ve steatoheapatit adı verilen bir hastalık meydana gelir.
2) Karaciğerde sadece yağlanma olması ve herhangi bir iltihap/yangının olmaması Steatohepatit geliştiğinde bu zamanla karaciğer hücrelerinin harap olmasına (nekroz) yol açar ve fibroz denilen, aynı zamanda karaciğer sirozunun başlangıcı sayılan duruma neden olur. Nekroz ilerledikçe olay siroza doğru ilerler. Bu konuda yapılan çalışmalarda steatohepatiti olan hastalarınında karaciğerde fibroz, -15′inde ise karaciğer sirozu gelişebileceği saptanmıştır. Ayrıca steatohepatite bağlı gelişen karaciğer sirozu zemininde karaciğer kanserinin de gelişebildiği gösterilmiştir. Bu nedenle karaciğer yağlanması tanısı konan hastalar ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmeli ve sıkı takip edilmelidir.
Karaciğer yağlanmasının nedenleri Nelerdir ?
Karaciğer Yağlanması
Temel Nedeni Alkol tüketilmesidir.
1. Aşırı Kilo ( Obezite )
2. Diyabet hastalığı yani şeker hastalığı
3. Aşırı ve hızlı bir şekilde kilo verme
4. Wilson hastalığı
5. Serum ile beslenme
6.gerektiğinden fazla A vitamini Tüketilmesi
7. Hipobetalipoproteinemi / abetalipoproteinemi
8. Kortizon Kullanımı
10. Hamilelik
11. Bazı Özel durumlar ( Bypass ameliyatı gibi )
Karaciğer Yağlanmasının Belirtileri
[adsense]Karaciğer yağlanmasının belirgin bir belirtisi olmamaktadır. Ancak karaciğerinde yağlanmasına bağlı olarak karnın sağ üst tarafında dolgunluk hissi, halsizlik, çabuk yorulma gibi belirtiler görülebilir. Çok nadir olarak karaciğer yağlanmasına bağlı ileri karaciğer hastalığı olan insanlarda kaşıntı, iştahsızlık, sarılık ve bulantı görülebilir. Bu gibi şikâyetleri olmayan insanlarda normal bir fizik muayene ile (eğer karaciğerde yağlanmaya bağlı büyüme meydana gelmemişse) karaciğer yağlanması tespit edilemeyebilir.
Karaciğer Yağlanması Teşhisinin Konulması
Karaciğer yağlanması kan tahlileri ve ultrasyon verilerine göre tespit edilip teşhisi konur. Alınan kan örneğinde karaciğer enzimlerinin fazlalığıyla beraber ultrasyon sonucu karaciğerde büyüme görüldüğünde kesin teşhis konur.
Karaciğer Yağlanması Tedavisi
Eğer alkol’e bağlı olarak karaciğer yağlanması mevcutsa en temel tedavi yöntemi Alkol kullanımının sonlandırılmasıdır.
Alkol dışı karaciğer yağlanmasının ise şu ana kadar herhangi bir kesin tedavi yöntemi yoktur. ilaçlarla tedavi edilmeye çalışılsa da kesin bir sonuç alınamamaktadır..
Tedavinin temelini ise beslenme şeklinin düzeltilmesi, yağ tüketiminin minimuma indirilmesi ve egzersiz yapılmasıdır.
karacier yalanmas tedavisi karaciğer yağı nasıl eritilir karaciğer yağları nasıl eritilir karaciğer yağlanması nasıl erir karaciğer neden yağlanır karaciğer yağlarını nasıl eritilir karaciğer nekrozu saracoglu karaciğer yağlanması sebepleri ve belirtileri karaciğer yağlanmasının tedavisi karaciğer yağlanmasının nedenleri nelerdi
|